"Önce şarkı yazdım sana, hani baştan yavaş yavaş başlayan, iliklere işleyen, acaba devamı nasıl devam edecek dedirten, sonra gittikçe hareketlenen, nakarata geldiğinde coşkuyu verenlerden. Niyetim iyiydi aslında teorik açıdan biri sıkıntım yoktu ama efsanevi yeteneksizliğimi unutmuşum müzik konusundaki. Bana eksikliklerimi unutturan biri olmalı diye düşündüm. Sonuçta müzik kariyeri flüt terk olan biriyim, bir sebebi olmalı benim müzik konusunda bu kadar cesaretlenmemin. Az daha beste yapıyordum yahu, demek ki ne derece yeteneksizsem varlığın bile yaptıramadı bana şarkıyı. Bir mucize olsa da yapsaydım neye benzerdi hala çok merak ediyorum aslında. Üzüldüm önce, gittim yemek yedim (aç ayı oynamaz, yılların ayısı olarak bunu hiç unutmam) sonra da yazmaya başladım...
Fırsat buldukça gezen biriyim ama ne kadar şikayet etsem de seviyorum da sanırım. Ama her açıdan çok geziyorum, bu gezilerin bir şekilde biteceğini biliyorum ama ne zaman nerede veya kimde biteceği konusunda pek bir fikrim yok. Bazen bir fikir oluşuyor sanırım durağı buldum diye. Ama fazla düşününce de beynim yanacak gibi hissediyorum, zaten iki gram aklım var o da giderse diye korkup düşünmekten vazgeçiyorum, korkaklık mı bilemem ama beynim de yanmasın istiyorum. Her şey bir yana da beni durağa bağlasana, gitmeyeyim diye, yoruldum, durmam lazım. Hem artık koşamıyorum da yaşlandım, durmam lazım.
*
Bilirsin sevgili... diye başlayan şiir yazmak isterdim çok. Niye öyle başlamalı bilmiyorum ama. Özentilik işte. Zaten şiir yazanlara çok gıcığım. Nasıl yazıyorsun böyle güzel güzel, sen yazıyorsun da ben niye yazamıyorum, tamam armutum falan ama kötü hissediyor insan, yazmayın oğlum öyle güzel şeyler.. Ben de aslında mani yazabiliyorum, şiirin yerini tutmaz ama güleriz. Gülmek daha güzel hem. Zaten saçmalama konusunda dünya harikasıyım ama beni ben yapan da bu saçma hallerim bence, yoksa Burhan Çaçan'dan ne farkım kalır vallahi kalmaz, bir arkadaşım "kaan bıyık bıraksan aslında Burhan Çaçan gibi olacaksın sanki, türkü kasedi çıkarırız sana yürür gidersin" demişti bir zamanlar. Bir burhan çaçan olmamak için yıllardır ne haller çekiyorum, o yüzden hep gülmeyelim. O değilde ne kadar çok burhan çaçan demişim. Sevgiler burhan abi.
Sadede gelirsek, daha önce de dedim bir puzzle gibiyim, parça parça. Bir çok parçası birleşmiş, köşeler belirginleşmiş, renkler ayrılmış yavaş yavaş bitmek üzere olan ama bir mavilik var doldurması zor olan her parçası birbirine benzeyen, orası hep boş, o ufuk açan, mavilik o ferahlık veren mavilik sen olabilir misin?"
(Mektubu geçen sene yazmıştım fakat burada paylaşmamıştım)
Popular Posts
-
Zara 2013 yaz koleksiyonu diğer markalara oranla yine farklı çizim ve kesimleriyle olsun farklı tarzlarıyla olsun adından söz ettireceğe ben...
-
Lüks sınıfın sıradışı markalarından Burberry'nin 2013 elbise modelleri koleksiyonunu görmeyenler çok şey kaçırmış diyebilirim. Özellike ...
-
Yaz aylarının bitmesine yakın giyim markaları yine yeni koleksiyonlarını bizlerle buluşturdu. Mango’da yaz sonu koleksiyonlarını bizlere sun...
-
1986 yılından beri sürekli yükselen kalitesi ile bayanların ilk tercih ettiği markaların başında yer alan İpekyol, 2014 Abiye Modelleri ile...
-
Bir çok yıldızın özel günlerinde tercih ettikleri markalardan biri olan Rare London, 2014 abiye modellerini web sitesinde satışa sunuyor. O...
-
İpekyol’un sonbahar kış için hazırladığı elbise koleksiyonu her yerde ve her zaman giyebileceğiniz çeşitliliği sunarken bayanlarımıza bu ko...
-
Bugün yine genel olarak her türlü davette düğünde ve nişanda giyebileceğiniz çok şık bir abiye koleksiyonunu sizlere tanıtacağım. Fabrika ma...
-
Çekici abiye modellerini sevenler ve daha kadınsı bir görünüm yakalamak isteyenler öncelikle, seksi detaylara sahip abiye modellerine yönel...
-
Her kadının kalbinde ayrı bir yeri olan Zara, 2013 gömlek modelleri ile bu yerini pekiştirmeye devam ediyor. Desenli gömlekleri ile, doğu...
-
Zara 2013 sonbahar kreasyonu çeşit çeşit elbiseleriyle biz bayanlara çok yardımcı olacağa benziyor. Dar kesim seksi elbiselerin yanında mask...
0 yorum:
Yorum Gönder